7 Haziran 2010 Pazartesi

Yaz Yağmuru ve Tutmayan Frenler...

Twingo gibi ABS kullanılmayan araçların en büyük kabusu kuru yolda bile fren performansı olmuştur her zaman. www.twingofanclub.com adresinde, frenler tutmadığında ne yapılması gerektiği konusunda @anlgelen arkadaşım "freni pompalayın" önerisi vermiş. Doğruluk payı var, ancan ben yine de her zaman son çareye başvurmak gerekmediğini hatırlatmak istiyorum. Foruma yazdığım yazıyı kopyalıyorum buraya da;

Pompalama, kontra verme gibi teknikler daima aklınızda bulunsun, ama benim daha güzel bir önerim var, mümkün olduğunca yavaş gidin :) evinize 10km uzaktaki bir alışveriş merkezine gidiyorsunuz diyelim,
  • sağ şeritten 60km hızla giderseniz 10 dakikada, 
  • ortadan 90km hızla giderseniz 7 dakikada, 
  • sol şeritten 120 km hızla  giderseniz 5 dakikada varacaksınız. 
5 dakika erken gitmek için kendinizi, aracınızı ve sevdiklerinizi tehlikeye atmayın.

özellikle büyük şehirlerde, yazın yağan her yağmurda kazalar sıkça görülür. yağmur yağmaya başladığı ilk anda, yerde bulunan ince toz tabakasıyla karışarak yolda bir çamur tabakası oluşturur. yağmurun en tehlikeli zaman dilimi de bu çamur tabakasının yolda bulunduğu andır. sağlıklı araç lastikleri yolda bulunacak suyu, lastikten dışarı atacak şekilde dizayn edilmişlerdir, ancak buradaki etken su değil, fren anında lastiğin yolla temasını kesip frenleri kilitleyecek olan çamurdur. bu durum özellikle yokuş aşağı inerken kendini daha belli eder.

Frenler nasıl kilitlenir: takip mesafesinin az olduğu durumlarda önünüzde abs, esp gibi milyon tane teknolojik yardıma sahip bir otomobil ilerliyorsa, tabiri caizse "zınk" diye frenleyip durur. muhtemelen siz de paniğe kapılacağınızdan freni kökleyeceksiniz, üstüne üstlük debriyaja basarak motor frenini de devre dışı bırakacaksınız. yukarıda bahsettiğim çamur tabakasının da yardımıyla artık ne yön verilebilen, ne de durdurulabilen bir aracınız var, geçmiş olsun.

Nasıl sakınabilirim: freni kilitlememenin en etkin yolu yavaş fren yapmaktır. pompalamanın işe yaramasının asıl sebebi de budur, pompalama sürecinde lastiğin kilitlenmesi ile ayağınızı frenden çekip, tekrar basmanız arasındaki sürede frenler yarı basılı pozisyondayken frenleme sağlanacak, tam basılı pozisyonda araç kaymaya devam edecektir. abs sistemi de bu prensiple çalışır, sert frende pedaldan gelen "tak tak tak tak" sesini duyarsınız, bizim yapabileceğimizden çok daha kısa aralıklarla sensörler lastiğin dönüp dönmediğini kontrol eder, kilitlenme tespit ederse fren basıncını otomatik olarak azaltır. bunun yerine "limit frenaj" denilen, tekeri kilitlemekle kilitlememek arasındaki noktada uygulayacağınız doğru basınç, en iyi fren performansını vereceği gibi, kızaklanmadan doğan yön değiştirme kaybı da yaşamazsınız (abs bulunmayan araçlarda).

Başka nelere dikkat etmeliyim: frenleme anında ve öncesinde, dikiz aynanızdan arkadaki aracın size ne yakınlıkta olduğuna bakın, ani frenlediğinizde size çarpıp çarpmayacağını da düşünün. fren yaparken, motor durma noktasına gelmeden debriyaj pedalına basmayın, vitesi boşa almayın. böylece motor freni de durmanıza bir nebze katkıda bulunur. fren hidroliğinizin, kampana ve balatalarınızın, lastiklerinizin diş derinliklerinin ve yaşının/hamurunun durumunu periyodik olarak kontrol edin. twingonun zayıf yönlerinden birinin de fren olduğunu unutmayın, yaz-kış önünüzdeki araçla takip mesafenizi doğru seçin.

6 Haziran 2010 Pazar

Araç Seçimi ve Benim Hikayem

Bugün, twingo'mu alalı tam 3 ay oldu =)

Sanırım birbirimize alışmaya başladık. Artık nereleri 2. vites ile gideceğimizi, yaklaşık fren mesafemizin ne olduğunu hatta ortalama yakıt tüketimimizi bile birlikte değerlendirebiliyoruz.

Araç hakkında konuşmak gerekirse, kısıtlı bir bütçem olduğu için bir çok seçenek arasında gittim durdum. İlk başlarda satın almayı düşündüğüm 87 model "Çakal Kasa" BMW 315'i saymazsak Opel Corsa, Ford Ka, Renault Twingo, Citroen Saxo ve Peugeot 106 arasında bir seçim yapmam gerekiyordu. İlk başlarda Ford Ka'yı oldukça beğendim, dış görünüş olarak. Araba istememin en büyük nedeni sıkça bir yerden bir yere bilgisayar kasası, monitör, muhtelif parçalar taşımam olduğundan, yetersiz iç hacmi nedeniyle Ka'yı üzülerek eledim. Saxo ve 106 hem fiyat olarak beni aştılar, hem de temizini bulmak oldukça güç. Bir ara ciddi şekilde 1.5 dizel Saxo düşündüm, motor bildiğimiz "yanık bitkisel yağ" ile çalışabilen, eski dizellerden, yani kırsal motorinle bile kullanabiliyorsunuz. Ancak dediğim gibi, temizine hiç denk gelemedim.

Geriye Corsa ile Twingo kaldı. Seçenekler ikiye inince kıyasıya bir araştırma yapmaya başladım, parça fiyatları, yakıt tüketimi, konfor, donanımlar, kronik arızalar vs... Danıştığım hemen herkes Corsa önerdi, en azından arabaya benziyor diyerekten :) e peki yakıtı ne durumda diyorum, cevap yok, kronik arızası var mıdır diyorum, direksiyon kutusu, konforu nasıldır diyorum, hiç binmedim ki cevapları... "Yahu binmediğin kullanmadığın bir aracı nasıl önerebilirsin ki?" dedim son sorduğum kişiye ve bu işin eşe dosta danışarak olmayacağına karar verdim.

Şanslıyım ki, iki aracı da canlı olarak arkadaşlarım sayesinde inceleme fırsatı buldum. Açık konuşmak gerekirse; evet, Corsa daha bir "arabaya benziyor". C sınıfı bir araç alın, kopyala yapıştır diyerek Paint'e yapıştırın. Ctrl+W kullanarak boyut ayarlamaya gelin, koltukları, koltuk aralarını, konsolu, bagajı %70 oranına ayarlayın, karşınıza çıkan şey Corsa. Görsel olarak durum bu. Ayrıntılara indiğimizde, bagaj hacmi sınırlı şekilde arttırılabiliyor, koltukları ve konsol beni rahatsız etti, çok sıkışık geldiler.

Twingo'yu incelerken ise çok farklı bir hisse kapıldım. Başlamadan önce, arabalardan; özellikle Mercedes E serisinden alt sınıf arabalardan nefret eden kardeşimin yorumunu aktarayım size;

"Bu arabanın tasarımında, her bir parçasında Altın Oran kullanmışlar kesinlikle. Göze çok hoş geliyor, dinlendiriyor insanı."

Aynen böyle dedi :) Durum da gerçekten öyle sanırım; dıştan baktığınızda kasaya oranla büyük bir kapıyla karşılaşıyorsunuz, camlar, tampon, farlar... Hepsi birbiriyle acayip bir uyum içerisinde. Twingo'nun neredeyse bütün reklamlarında bayanlar rol alıyor, dışta yaratılan bu sevimli havaya şaşmamak lazım :)

İç kısıma baktığımızda, kapı kollarından ayar düğmelerine kadar cırtlak sarı hakim, döşemeler ve konsolun rengi açık gri. Önünüzde kocaman bir cam var, sunroof'lu bir Twi alırsanız eğer, o camdan da büyük bir sunroofa sahip oluyorsunuz :) Hız ve yakıt göstergesi alışılmışın aksine konsolun tam ortasında, direksiyonun arkasında sadece emniyet kemeri ve arıza ışıklarından oluşan bir gösterge var. Gözü yoracak hiçbirşey eklenmemiş konsola.

Aracın "monospace" tasarımına değinmezsem olmaz; nedir bu monospace? Şudur; arabayı tasarlarken içerisine hiç koltuk koymayın. Bomboş bir mekan tasarlayın, bagaj kavramı bile olmasın. Sonra tüm koltukları sürgülü olarak yerleştirin, istenildiğinde arka koltuklar yatırılsın, istendiğinde katlansın, istendiğinde komple sökülebilsin! Ön koltuklar öne yatsın, arkaya rahat binilsin, daha da rahat moda geçilip ön koltuklar arka koltukların ucuna kadar geriye yaslansın, arabanın içi iki kişilik yatak olsun ! Gerçekten çığır açan bir tasarımı var iç mekanın, bazen arabaya nerden binsem diye düşünüyorum hatta :D Bagajım olmadığı zaman koltukları tamamen geriye yaslıyorum, Laguna'da bile olmayan bir diz mesafesi sağlıyorum arkada. Etkinliklere giderken arka koltukları yatırıp katlıyorum, 4 bilgisayar kasası + 4 Monitör + bunların klavye mause fiş gibi ekipmanları+ 10 tane büyük anakart kutusu gibi devasa yüklemeler yapabiliyorum, öne de bir kişi oturtarak :)

Yukarıdan anlayacağınız üzere Corsa ile Twingo arasındaki seçimim de kullanım amacım doğrultusunda, fazla zor olmadı. Corsa 1.4 litre motora sahip, Twi ise 1.2 litre. Corsa 60 Beygir/105 Nm tork - Twingo 60 Bg/90 Nm tork verebiliyor. Corsa'nın Twi'den 100 kg ağır olduğunu belirtmekte fayda var.

Donanım olarak da Twingo'da bulunup Corsa'da bulunmayan özellikler şunlar; (99 Twingo fiyatına ancak 97 Corsa alabiliyorsunuz. O yüzden karşılaştırmayı 99 Twi - 97 Corsa üzerinden yaptım. Üstelik 97 Corsa twi'den 1-2bin lira daha pahalı)

- Sürücü ve Yolcu Havayastıkları, Uzaktan Kumanda, Hıza Duyarlı Elektronik Direksiyon, Elektrikli Aynalar, Üçüncü Stop Lambası.

3 ay sonra baktığımda yerinde bir karar vermişim diye düşünüyorum. Beklentilerimin üzerinde bir araç aldım, keyfini sürüyorum:)

Bu blogu açmamdaki amaç ise, yaptığım bazı işlemleri zamanla kaybetmek istememem, derli toplu bir şekilde herkesin görebileceği bir yerde durmaları. Yoksa Twingo hakkında herşeyi fazlasıyla bulabileceğiniz sıcak bir ortam zaten var: www.twingofanclub.com . Kulüpteki kullanıcı adım Stranger, bilgisayar ve teknoloji forumlarında ise StrangerXT nickini kullanıyorum genelde :)

Daha çok teknik bilgi, Twingo üzerinde çalışırken edindiğim deneyimleri yakın zamanda burada bulabileceksiniz.

Umarım faydalı olur :)